TRUMP POLİTİKALARININ ŞAHİN AKTÖRÜ: JOHN ROBERT BOLTON

20 Kasım 1948’de Amerika’nın sosyal problemleri ile ünlü Baltimore şehrinde dünyaya gelen John Robert Bolton işçi sınıfının yoğun yaşadığı bir mahallede büyüse de okul hayatında hep başarılı oldu. Lisans eğitimi için Yale Üniversitesi’ne giden Bolton sınıfını yüzde beşlik dilimde bitirdi ve hemen arkasından aynı üniversitede hukuk eğitimine başladı.
Üniversitede okuduğu yıllarda Vietnam savaşı devam ediyor ve askere alınacaklar kura ile belirleniyordu. John Bolton daha sonra itiraf edeceği gibi savaşın çoktan kaybedildiğini düşünmesine rağmen kura sonucunu beklemeden Maryland Ordu Ulusal Muhafızlarına katıldı. 4 yıl süren askeri görevi boyunca farkı birimlerde yer alsa da aktif savaş içinde hiç bulunmadı.
1974 yılında hukuk diplomasını almasından sonra özel bir firmada avukat olarak çalışmaya başladı. Muhafazakâr bir düşünce kuruluşu olan “American Enterprise Institute” da yöneticilik; BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Batı Sahra’daki elçisi olan James Baker’in gönüllü asistanlığını yaptı. Reagan ve George Bush döneminde İç İşleri, Adalet ve Dış İşleri Bakanlıklarında pek çok görevde bulundu. 2. Dünya Savaşı sırasında kamplarda alıkonulan Japon-Amerikan vatandaşlara tazminat ödenmesine muhalefet ya da yasadışı göç sorununun uyuşturucuyla mücadele kapsamında ele alınması için yasa tasarısı geçirmeye çalışmak gibi pek çok konuda Başsavcı yardımcısı olarak görev yaptı. USAID yasal danışmanlarından olan Lynne Finney, Bolton’ın ajans için çalışırken kendisini gelişmekte olan ülkelere yapılan bebek maması yardımının kaldırılmasına yönelik lobi çalışmalarına katılmadığı için kovmakla tehdit ettiğini açıkladı.
1998 yılında neo-muhafazakar bir düşünce kuruluşu olan “Project for the New American Century” nin “Amerikan politikası, BM Güvenlik Konseyi’nde oybirliği ile alınmış yanlış bir ısrar yüzünden sakat kalmaya devam edemez” diyerek Clinton’ı Irak’ta rejim değişikliğine çağıran mektubu imzaladı. 1999-2001 senelerinde Uluslararası Dini Özgürlük Komitesinde görev yaptı.
11 Mayıs 2001 senesinde silah kontrolü ve uluslararası güvenlikten sorumlu olarak Amerikan İç İşleri Bakanlığında çalışmaya başladı. Bu görevde en büyük sorumluluğu kitle imha silahlarını tespit etmek olan Bolton, George W. Bush yönetiminin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin anayasal kurallarına karşı çıkması konusunda yönlendirdi ve yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamak üzere müzakere etti. ABD’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nden ayrılma kararının siyasi kariyerinin en mutlu anı olduğunu beyan etti. Görevi sırasında Küba, Libya ve Suriye’yi de ABD tarafından “Haydut Devlet” olarak adlandırılan ülkeler kategorisini soktu.
2003 senesinde yaptığı bir konuşmada Kuzey Kore lideri Kim Jong-il hakkında onun “yönetimi altında yaşamanın cehennem kâbusu olduğu zalim bir diktatör” olduğunu söyledi. Eleştirmenler tarafından Bolton'un çeşitli durumlarda görüşlerini ve siyasi hedeflerini desteklemek için istihbarat bilgilerini ‘dönüştürmeye’ çalıştığı yönünde defalarca iddialar ortaya atılsa da suçlamalar gizli belgeler üzerinden yapıldığı için kanıtlanamadı.
“Birleşmiş Milletler yoktur. Dünyada kalan tek gerçek güç ile yönetilen bir uluslararası topluluk vardır. Bu güç Amerika’dır”
1994 senesinde kariyerinin başlarındayken “Birleşmiş Milletler yoktur. Dünyada kalan tek gerçek güç ile yönetilen bir uluslararası topluluk vardır. Bu güç Amerika’dır. Bizim çıkarlarımıza uyduğunda ve başkalarının bizimle beraber ilerlemesini sağladığımız sürece BM var. BM, ABD çalışmasını istediği zaman çalışıyor. Olması gereken de tam olarak bu çünkü tek önemli olan bizim ulusal çıkarlarımız ve bundan hoşlanmıyorsanız, üzgünüm ama gerçek bu.” şeklinde beyanda bulunan Bolton 7 Mart 2005’te Başkan George W. Bush tarafından BM Elçiliği görevine atandı ancak Demokrat Partinin yasal süreci tıkaması sonucu yapılan görüşmelerle ancak 1 Ağustos 2005’te göreve başlayabildi. Bolton 'un adaylığı Cumhuriyetçilerden güçlü bir destek aldı ancak daha önce Birleşmiş Milletler hakkındaki şiddetle ifade ettiği görüşleri nedeniyle Demokratların ağır muhalefetiyle karşı karşıya kaldı. The Economist dergisi John Bolton için “Amerika’nın Birleşmiş Milletlere gönderdiği en tartışmalı büyükelçi” dedi. 4 Aralık 2006’da görevinden kendi isteği ile ayrıldı.
Devlet görevlerinden ayrıldıktan sonra Bolton, American Enterprise Institute kurumuna dış politika ve uluslararası alanlarında çalışmak üzere kıdemli araştırmacı olarak geri döndü. Arap-İsrail çatışması ile ilgili görüşleri ile gündemde kaldı. 2010 senesinde 12 diğer uluslararası alanda ön plana çıkmış isim ile Friends of Israel Initiative / İsrail’in Dostları Girişimi’ni kurdu. Girişimin ifade edilen amacı; İsrail Devleti’ni illegalize etmeye çalışan ve de güvenli ve savunulabilir sınırlar içerisinde barış içinde yaşama hakkına karşı çıkan teşebbüsler ile mücadele etmektir.
2012 senesinde Cumhuriyetçi Partinin başkan adayı olarak yarışmayı düşünse de yerini daha sonra Barack Obama tarafından yenilecek olan Mitt Romney’e bıraktı. 2016 senesinde tekrar başkanlık yarışı için adı geçmesine rağmen Cumhuriyetçi Partinin başkan adayı olmayı daha sonra seçimi kazanacak olan Donald Trump’a bıraktı. Hillary Clinton’ın sağlığı ve Huma Abedin’e yardım etmesi ile ilgili teorileri desteklerken, ABD İstihbarat Topluluğu’nun vardığı Rus hackerlerın Donald Trump’ı başkan yapabilmek için seçim sonuçlarına müdahale ettikleri sonucunu halkı yanlış yönlendirme operasyonu olabilir şeklinde yorumladı.
9 Nisan 2018 tarihinde Başkan Trump’ın görev vermesiyle Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevine getirildi. Göreve başlamasından sonra New York Times gazetesi Trump’ın dış politika ekibinin şu anda gelmiş geçmiş en radikal ve saldırgan ekip olduğunu yazdı. 10 Eylül 2018’de yaptığı ilk büyük konuşmada Uluslararası Ceza Mahkemesini “düzen ve dengeden yoksunsunuz” diyerek eleştirdi. Bolton ‘a göre UCM tartışmalı ve belirsiz tanımları olan suçlar hakkında yetki kullanıp yargılama yaparken, vahşet içeren suçları tespit etme ve yargılamada başarısız oluyorlardı. Aynı zamanda UCM’yi Amerikan egemenliği ve ulusal güvenliği için bir tehdit olmakla suçluyordu. Yerel mahkemelerin zaten Amerikan halkını en yüksek yasal ve etik standartlara tabi tuttuğu için UCM’ye gerek olmadığını düşünen Bolton Afganistan’da yaşanan savaş suçlarına ilişkin açılması olası bir mahkemeyi şiddetle kınadı. Bununla beraber Filistin’in İsrail’i işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze’deki insan hakları ihlali iddiaları üzerine UCM’nin önüne getirme çabalarını eleştirdi.
Liberal politikaları yüzünden Avrupa Birliği’ni beğenmeyen Bolton, Saddam Hüseyin’in devrilmesi ile sonuçlanan Irak işgalinin en büyük destekçileri arasında yer almıştır. Bolton, Filistin’in ancak İsrail’in bünyesinde özerk bir bölge olabileceğini belirtirken, ABD Büyükelçiliğinin Küdus’e taşınmasının mimarlarındandır. Hem Kuzey Kore hem de İran’da rejim değişmesi gerektiğini savunmaktadır. “Putin’i hizaya getirmek için canını yakmamız lazım” demekten çekinmezken Tayvan’ın ayrı bir ülke olarak tanınmamasını eleştirir. Küba, Venezüela ve Nikaragua için ‘tiranlığın troyası’ der.
“Erdoğan devrilirse gözyaşı dökmem”
Neo-muhafazkar tanımını asla kabul etmeyen John Bolton kendini “ (Barry) Goldwater muhafazakarı” olarak tanımlarken, her zaman Edmund Burke’ün takipçisi olduğunun altını çizer. Lutheryan bir Protestan olan John R. Bolton’un 15 Temmuz 2016’da ülkemizde yaşanan FETÖ darbe girişimi ile ilgili “Erdoğan devrilirse gözyaşı dökmem” yorumu yapmıştı.