28.02.2019 11:30 A- A+

GÜLEN ÖRGÜTÜ Ezoterik Bir Kült Cemaatin Radikalleşmesi - Prof. Dr. Hilmi DEMİR

GÜLEN ÖRGÜTÜ Ezoterik Bir Kült Cemaatin Radikalleşmesi - Prof. Dr. Hilmi DEMİR

-Prof. Dr. Hilmi Demir bu kitabında hoşgörü timsali, hümanist ve modern dünya ile uyumlu bir dini cemaatin nasıl radikalleşebileceği sorusunun cevabını vermiştir.

-Türkiye’de yaşanan katı laiklik tartışmaları ve siyasal iktidarın karşılaştığı sorunlar ile dinin daha fazla konuşulur olması, dinin bir iman ve inanç sorunu olarak değil de aslında bir kimlik sorunu olarak görülmesinden kaynaklanmakta olduğu, bu nedenle dindarlık ile ahlak arasındaki bağ o kadar önemli değil iken, dindarlık ile kimlik arasındaki bağ daha güçlü hale gelmiştir. Bu durum aynı zamanda Fetullahçılığın radikalleşmesinde etkili olmuştur.

-Türkiye bireyselleşmeden, bireyin hak ve özgürlüklerini garanti altına almadan, kamusal alanı müzakereye açamadan sosyolojik olarak cemaatleşmeye başlamıştır. Demir, kamusal alanın cemaat kimliklerine açılıp açılmayacağı, açıldığı takdirde bireyin nasıl korunacağı tartışılmadan karşılaştığımız bu durumu, erken başlayan istilaya benzetmektedir.

         Bu nedenle ister dini olsun ister seküler olsun, cemaatler kamusal alanı güçlendirmek yerine onu yeniden dizayn etmeye çalışan bir araca dönüşmüştür.

 

-Radikalleşme çalışmaları, özellikle öfke ve nefret duygusunun toplumsal ayrışmayı başlattığını ve bireyi, yaşadığı toplumla arasına mesafe koymaya yönelttiğini göstermektedir. Ayrıca radikalleşme üzerine yapılan araştırmalarda elde edilen bulgularla, militan bir gruba katılma sürecinin nasıl başladığından söz edilir.

-Bu ve benzeri hareketler dikkatle incelendiğinde hepsinde bir takım ortak özellikler göze çarpar. Bunların başında ezoterik bir kült liderliği, katı hiyerarşi, içe kapanık bir sosyal kimlik, örselenmiş bir hoşnutsuzluk ve kendilerinin seçilmiş olduğu inancı. Demir, bu özelliklerin şiddete varan bir radikalleşmeye doğru evrilmesinin, silaha ve güce kavuşmalarıyla birlikte kaçınılmaz olduğuna değinir.

-Fetullahçı yapılanma bir cemaat olarak başlamış, devlet-dışı bir aktör olarak sürecini tamamlamıştır. Bugün bizi yanıltan şey, Gülen örgütü ve benzeri yapıları salt dini bir cemaat olarak görmemizdir. Bu nedenle bu yapıları geleneksel olarak kendisini dinin öğretilmesine adamış yapılardan ayırmak gerekir.

-Demir, Türkiye’nin son yıllarda bir taraftan aşırı radikal dini akımlarla bir taraftan da batıni, ezoterik akımlarla yüzleşmek zorunda kaldığını ifade etmiştir ve Türkiye’nin içinde bulunduğu bu olağanüstü süreçten hızla çıkarak sorunların müzakere edilebileceği bir ortama kavuşmasının, dünün yanlışlarıyla hesaplaşarak geleceğin daha güvenli ve özgür bir Türkiye’sini kurmakla mümkün olacağını aktarır.