Bir Milli Politika Unsuru Olarak Yörük/Türkmen Kültürü
Uluslararası Seydikemer Beşkaza Yaylaları Yörük Türkmen Kültür Şöleni vesilesi ile kaleme alındı bu yazı. Anadolu'yu yeniden keşfediş ve bura ile Türk Dünyası'nın bağını 1300 rakımlı bir yaylada temaşa edişin hikayesi. Birlik ve diriliş ruhunun tazelendiği iki günlük bir toy.
Düşünün; Ege'de bir yayla. Kurulan kıl çadırlar.Çadırlarda Türk'ün yaşadığı her coğrafyadan bayraklar. Büyük bir otağ. Oradan oraya koşuşturan bir sürü gönüllü. Hava sıcak,hem de çok. Ama yılgınlık yok.
Alanın girişinde bir güvenli internet/sanal gerçeklik tırı. Yörükleri bu çağın gerçekliğine çağırırken hemen önünde bir putaya ok atmaya, geleneksel Türk okçuluğunu öğrenmeye çalışan Boğalar Köyü sakinleri. Teyzeler, amcalar, çocuklar.
Tören alanına çıkılırken sağlı sollu çadırlar. Isparta Yörükleri de var, Kosova Türkleri de. Bosna bayrağı da var, Nogay Türkleri de.
Ortalıkta muazzam bir yemek kokusu. Kazanlar kaynıyor az yukarıda. Tüm hazirun birlikte yiyecek yemeklerini.
Az yukarıda bir yörük kızı yöresel kıyafetleri ile pastel boya tablolarını tamamlıyor. Hazırlıklar muazzam...
Burası Seydikemer Beşkaza Yaylası Boğalar Köyü... Uluslararası bir şölen... 21.'si düzenleniyor. 24. Dönem Muğla milletvekili Ali Boğa'nın önderliğinde bir çok Yörük-Türkmen beyi bir olmuş akın akın geliyor otağa. Keyfiyeleri ile göğüslerinde Türk bayrakları ile tam bir milli tablo, dosta düşmana mesaj.
Kosova'dan bir Türk çocuğu geliyor yanındaki fidanlar ile. Yıldıray Bayram, Gerçek Kültür Sanat ve Spor Derneği başkanı. Çok gururlu. Ekibi şenliği şenlendiriyor ruhları ile oyunları ile neşeleri ile...Ok atıyorlar geleneksel Türk yayı ile... Sonra da köylülerle bulgura kaşık sallayıp kuru fasulye yiyorlar.
Bir tını geliyor kulaklara yakından... Üç Nogay kızı dombra eşliğinde söylüyorlar türkülerini. Onları Boşnak kızı Fatima Alihodzic dinliyor. O kim mi? Bir genetik mühendisi. Rakım 1300 metre, gönülle rakım deniz seviyesinde, sıfır...
Doğu Türkistanlılar bu çağın en büyük hüznünü taşıyorlar meydana... Ama gözleri ışıl ışıl.
Ortalıkta tüm bu organizasyonun iki banisi koşturuyor. Cemal Akkuş biri; Yörükçe Dergisi Genel Yayın Yönetmeni, ZPM Organizasyon'un sahibi. Üç yıldır o üstlenmiş şenliği. Ama patron gibi değil. Her saniye, her yerde. Ve ufak tefek bir kadın dikkat çekiyor. Kadriye Tekbıyık. Her yerde. İzlemek mümkün değil bu hızı. Şenliğin bir başka kahramanı da o.
Devlet de orada. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Tanıtma Fonu, Türk Tarih Kurumu, TİKA ve Seydikemer Kaymakamlığı destek vermiş. Şenlik boyunca da orada idiler.
İlk gece bir yörük düğününü misafir ediyor Boğalar. takılar takılıyor, kınalar yakılıyor. Birbirini tanımayanlar bir oluyor,akraba oluyor. Kimi kız tarafı,kimi de erkek tarafı oluyor. Burada bir aile Türk Dünyası ile kuruluyor.
Cumhurbaşkanı Baş Danışmanı Yalçın Topçu Beyefendi, bir olalım bir kalalım diyor, Azerbaycan Milli Kahramanı İbad biz Türkiye ile güçlüyüz diyor omuzlarındaki keyfiyesi ile.
iki günün sonunda Ömer Çandır'ın gür sesi Kerkük Zindanı deyince coşku doruğa çıkıyor. Bayraklar daha bir nazlı dalgalanıyor. Gece inliyor vatan, millet,bayrak diye... Türkiye 1300 rakımda bir kez daha varız diyor. Ve konser meydanının hemen kenarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözü gözlere ve gönüllere değiyor:
"Toroslar'da dumanı tüten tek bir Yörük çadırı dahi varsa, şunu iyi biliniz ki hiçbir güç bizi yıkamaz."
* * *
Milli Politika çok unsurlu bir alan. Ama ortak unsurları belirgin ve net: Toprak, bayrak insan... Biz olmak toprak kokar. Biz olmak bir maharettir. Genetik bir uygunluktur. Türk'ün teşkilatçılığı maharettir, genetiktir, köklüdür. Onu Boğalar'da bulmak kimseyi şaşırtmamalıdır. Zira yeri burasıdır. Burayı kaybetmek milliği kaybetmek manasına gelir. iki gün boyunca gördük ki devletimiz de bunun farkındadır.
Nurettin Topçu haklıdır; bir Anadolu çocuğu uzviyette otuz veya kırk yaşında olsa bile kafası ile dokuzyüz yaşındadır zira... Devletimiz bu 900 yılın ötesindeki varlığı 2-3 Ağustos günlerinde Boğalar'da bir kez daha bizlere gösterdi. Anlaşılan o dur ki Yörük/Türkmen kültürü bu toprakların mayasıdır. Bizdeni değil "biz"in bizatihi kendisidir. Eğer biz olmanın Milli bir politika amacı olduğunu kabul edeceksen bunun en kutlu ve köklü unsuru 2000 rakımdaki Yörük/Türkmen köyleridir.
Vesile ile bu şenliğe hakkı geçen, emeği geçen, hizmeti geçen tüm vatan evladını şükranla selamlıyorum. Şenlik meydanında yazılı şu levhada dediği gibi;
Alemde şer,Oğuz'da er tükenmez...
Dosta düşmana duyurulur...