03.10.2020 13:09 DOĞACAN BAŞARAN A- A+

İran’ın Dağlık Karabağ Sorunu’ndaki Söylem-Eylem Uyumsuzluğu

İran’ın Dağlık Karabağ Sorunu’ndaki Söylem-Eylem Uyumsuzluğu

12 Temmuz 2020 tarihinde Ermenistan’ın Tovuz bölgesine gerçekleştirdiği saldırı nedeniyle Bakü-Erivan hattında yükselen tansiyon, 27 Eylül 2020 tarihinde Azerbaycan sınır hattındaki askeri unsurlara ve sivil yerleşim yerlerine yönelik Ermeni saldırılarının ardından sıcak çatışmaya dönüşmüştür. Buna paralel olarak Azerbaycan Ordusu taarruza geçmiş ve birçok bölgede 30 yılı aşkın bir süredir devam eden Ermeni işgalini sonlandırmayı başarmıştır.

Hiç şüphe yok ki Bakü yönetiminin nihai hedefi, ülkenin toprak bütünlüğünü sağlayacak şekilde tüm Dağlık Karabağ bölgesini Ermenistan’ın işgalinden temizlemektir. Nitekim Bakü yönetimi, bu amaca yönelik operasyon yapma hakkına da Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51. maddesi çerçevesinde sahiptir. Dahası Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararları da Dağlık Karabağ’daki işgalin sonlandırılması gerektiğini belirtmektedir. Ancak uluslararası hukuk nezdindeki bu haklılığa rağmen işgal bir türlü sona erdirilememiştir. Oysa Azerbaycan’ın askeri ve ekonomik kapasitesi itibarıyla söz konusu bölgedeki işgali sona erdirmesi mümkündür. Fakat bölgesel ve küresel aktörlerin tutumları sorunun çözülmesini zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla Azerbaycan Ordusu’nun mevcut gerilimi fırsata çevirerek ülkesinin toprak bütünlüğünü sağlayıp sağlamayacağı da diğer aktörlerin tutumuyla yakından ilişkilidir. Bu noktada Erivan’ı destekleyen en mühim aktörlerin Rusya ve onun müttefiki olan İran olduğunu söylemek mümkündür. Bu devletler, işgalin sürekliliğine katkı sağladıkları gibi, Azerbaycan’ı işgali sonlandırmadan diplomasi masasına oturtmak için de harekete geçeceklerdir.

Bilindiği gibi Rusya, Dağlık Karabağ Sorunu karşısında Ermenistan’a açık destek vermektedir. Nitekim 1988 yılında Karabağ’ı Azerbaycan’dan kopararak Ermenistan’a bağlamak isteyen de daha önceki yıllarda bölgeye yönelik iskân ve göç politikalarıyla demografik durumu değiştirmeye çalışan da Sovyetler Birliği’ydi. Dolayısıyla Rus devlet aklı, Dağlık Karabağ Meselesi’nde Ermenistan’ı desteklemektedir. Bunu Türk Dünyası’nın entegrasyonuna vurulan bir darbe olarak gören Moskova, Azerbaycan’ın istikrarsızlığı vesilesiyle Kafkasya ve Orta Asya’da nüfuzunu sürdürebilmekte ve Türkiye’nin bölgedeki etkisini sınırlandırmaktadır. Dolayısıyla Rusya açısından Dağlık Karabağ Meselesi’nin çözül(e)meyen bir sorun olarak varlığını sürdürmesi elzemdir. Dahası Rusya, sorunun çözümsüzlüğü vesilesiyle bölgedeki aktörlerin kendisine bağımlı kalmasını da sağlamaktadır.

Söz konusu sorun karşısında Ermenistan’ı destekleyen en önemli aktörün Rusya olduğunu söylemek mümkün olsa da Erivan yönetiminin bölgedeki en önemli müttefiklerinden biri de Tahran’dır. Nitekim son günlerde başlayan çatışmalar sebebiyle de İran’dan soruna ilişkin çelişkili haberler gelmekte, söz konusu ülkede yaşayan Azerbaycan Türklerinin çeşitli protestolar sebebiyle tutuklandığını belirten bilgiler medyada yer almaktadır. Tüm bu nedenlerden ötürü İran’ın Dağlık Karabağ’daki güncel kriz karşısında sergilediği tutumu tartışmaya açmak gerekmektedir.

Genel olarak İran, Dağlık Karabağ Meselesi’nde pragmatik bir yaklaşım sergilemektedir. Zira Tahran yönetimi, bir yandan Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne vurgu yaparak Dağlık Karabağ’ın bir “İslam toprağı” olduğuna dikkat çekmekte; diğer yandan da Erivan yönetimine el altından destek vermektedir. Üstelik tüm bunları da “tarafsızlık” söylemi altında yapmaktadır. Dolayısıyla İran’ın mevzubahis soruna ilişkin dış politikasında bir söylem-eylem uyumsuzluğu söz konusudur.

Söylemsel düzeyde Tahran, dış politikasında “İslam kardeşliği” argümanını etkin bir biçimde kullanmakta, dünyanın çeşitli yerlerindeki mustazaflarla (ezilenler) işbirliği içinde olduğunu öne sürmekte ve ülkenin Şii kimliğine sıklıkla atıf yapmaktadır. Bu üç argümanı İran’ın Azerbaycan’la olan münasebetlerinde de görmek mümkündür. Zira İran’ın idealist bir devlet imajı oluşturarak Dağlık Karabağ’ın bir “İslam toprağı” olduğunu vurgulaması da bundan kaynaklanmaktadır. Ayrıca Tahran, sorun karşısında Azerbaycan’ı desteklediğini belirterek kendi topraklarında yaşayan Türklerden gelebilecek tepkileri de minimalize etmeye çalışmaktadır. Ancak İran’ın Dağlık Karabağ Meselesi’nde söylemsel düzeydeki idealist duruşu ile eylemleri örtüşmemektedir.  Zira Tahran yönetiminin sorun karşısındaki eylemleri, pragmatik bir ulus-devlet refleksiyle realist bir paradigma üzerinden şekillenmektedir. Bu bağlamda İran’ın eylemlerini şekillendiren dört temel parametre vardır:[1]

  1. İran, güçlü ve bağımsız bir Azerbaycan’ın varlığını, kendi ülkesindeki Azerbaycan Türkleri hasebiyle tehdit olarak görmektedir. Çünkü Tahran yönetimi, güçlü bir Azerbaycan’ın varlığının İran’daki Türklerin kimlik algılayışında milliyetçi refleksleri ön plana çıkarabileceğini düşünmekte ve bunun İran açısından bölünme riskini beraberinde getireceğine inanmaktadır.
  2. İran, güçlü ve bağımsız bir Azerbaycan’ın laik yapısı itibarıyla gerek İran Türkleri açısından gerekse de İran’da yaşayan diğer kimlik grupları bakımından özendirici olacağını düşünmektedir. Bu özendirici etkinin İran’daki dini rejim nezdinde sakıncalı bulunduğu aşikardır.
  3. İran, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlaması halinde, Türkiye ile Turan coğrafyası arasındaki entegrasyonun önünde bir engel kalmayacağını düşünmekte ve bu durumun İran’ı hem Kafkasya’da hem de Orta Asya’da jeopolitik olarak etkisiz hale getireceğine inanmaktadır. Ayrıca İran, Türk Dünyası’nın entegrasyonunu, Afganistan ve Tacikistan üzerinden inşa etmeye çalıştığı Fars Dünyası vizyonu çerçevesinde de olumsuz bir durum olarak görmektedir.
  4. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlaması durumunda Rusya’ya olan bağımlılığının azalacağını düşünen İran, bölgede Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere Batı’nın nüfuz elde etmesini de kendi güvenliği açısından tehdit olarak görmektedir.

Tüm bu nedenlerden dolayı İran, söylemsel düzeyde Azerbaycan’ı desteklese de rejimin söylemleri ile eylemleri arasında ciddi bir farklılık bulunmaktadır. Bu farklılık ise İran’ın dış politika söylemlerinde öne çıkan Şii Dünyası, İslam Kardeşliği ve ezilenlerin yanında olma iddiası gibi temel argümanların retorikten ibaret olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim son günlerde yeniden başlayan sıcak çatışmalar karşısında İran’ın sergilediği tutum da Dağlık Karabağ Sorunu karşısındaki söylem-eylem uyumsuzluğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında başlayan son çatışmaların ardından İran’da Türklerin çoğunluğu oluşturduğu şehirlerde meydana gelen sokak gösterileri,[2] bu şehirlerin temsilcilerinden oluşan 34 milletvekilinin Ermenistan’a Dağlık Karabağ’dan çekilme çağrısı yapan bildiri yayınlaması[3] ve Doğu Azerbaycan Eyaleti Barolar Birliği’nden Ermenistan’a yapılan çekilme çağrısı,[4] İran’ın 1990’lı yıllardan itibaren geliştirdiği söylemsel duruşu sürdürmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Çünkü İran’da Türklerin yaşadığı bölgelerde sorun karşısında ciddi bir hassasiyet söz konusudur.

Mevzubahis hassasiyet nedeniyle İranlı yöneticilerin Azerbaycan’a yakın olmakla birlikte tarafsızlık vurgusuna özen gösteren temkinli açıklamalar yaptıkları görülmüştür. Nitekim İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, tarafları sağduyulu davranmaya davet etmiş ve müzakere çağrısında bulunmuştur.[5] Bunun yanı sıra İran’ın Azerbaycan Büyükelçiliği’ne ait olan Twitter hesabından ise Tahran yönetiminin Azerbaycan’ı desteklediğini belirten bir açıklama yayınlanmıştır.[6] Buna ek olarak Devrim Rehberi Ayetullah Ali Hamaney’in Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan, Zencan ve Erdebil eyaletlerindeki temsilcileri, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne vurgu yapan bir bildiri yayınlayarak Dağlık Karabağ topraklarının “Ehl-i Beyt ülkesi” olan Azerbaycan’a iade edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.[7] Ayrıca İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de İran’ın taraflar arasında  yapıcı bir rol üstlenmeye hazır olduğunu belirterek soruna diplomatik yollarla çözüm bulunması vurgusu yapmıştır. Bu vurgu esnasında Ruhani, ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektiğini de ifade ederek Azerbaycan’ın haklı tezlerine yumuşak bir söylemle de olsa destek vermiştir.[8] Öte yandan İran medyasında da ülke içindeki Azerbaycan Türklerinin hassasiyetine dikkat çeken çağrılar yer almış ve reformist yayın organı Sezendengi Gazetesi’nin Ermenistan’a destek iddiaları nedeniyle tarafsızlık çağrısı yapması dikkat çekmiştir.[9] Tüm bu söylemler ise İran’ın 1990’lı yıllardan itibaren geliştirdiği Azerbaycan’ı haklı bulan söylemsel duruşu sürdürmesi anlamına gelmektedir. Ancak İran’ın Dağlık Karabağ’daki işgal karşısında gerçekleştirdiği eylemler, bahse konu olan söylemlerle örtüşmemektedir.

Yukarıda ifade edildiği üzere İran’ın çeşitli kentlerinde Azerbaycan’ı destekleyen ve buna bağlı olarak Erivan yönetimini eleştiren muhtelif eylemler düzenlenmektedir. Bu eylemlere İran kolluk kuvvetlerinin müdahalelerde bulunması ve bu kapsamda çok sayıda öğrencinin göz altına alınması ve hatta tutuklandıkları yönündeki idddialar,[10] Tahran yönetiminin Türkler nezdinde ortaya çıkabilecek siyasal bilinçten rahatsızlık duyduğunu açıkça göstermektedir. Bu da İran’ın söz konusu durum karşısındaki söylem-eylem uyumsuzluğunu gözler önüne sermektedir. Ancak söylem-eylem uyumsuzluğu bakımından çok daha sıkıntılı gelişmeler de yaşanmaktadır.

Çatışmalar esnasında İran’ın Ermenistan’ı desteklediği iddiasına yol açan en mühim gelişme, askeri malzemeler taşıdıkları aşikar olan ve belki de içerisinde askeri personel bile bulunan Rus tırlarının İran toprakları üzerinden Ermenistan’a gittiklerini gösteren fotoğraflar olmuştur. Bahse konu olan iddianın gündeme gelmesinin ardından İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hatipzade, “İran İslam Cumhuriyeti ülkelere mal transiti ile ilgili gerekli kontrol ve denetlemeleri yapmakta ve ülkemizin toprağının silah ve mühimmatın aktarımı için kullanılmasına asla izin vermeyiz”[11] şeklinde açıklamada bulunmuşsa da Moskova’nın Ermenistan’a Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden yardım götürmesi mümkün olmadığına göre, bahsi geçen iddiaların doğru olduğu varsayılabilir. Nitekim bölgede yaşayan Türklerin durdurdukları bir tıra ilişkin basına yansıyan fotoğraflar da Hatipzade’yi yalanlamaktadır. Üstelik mühimmat taşıyan tırı durduran gençler, İran istihbaratı tarafından gözaltına alınmıştır.[12]

Daha da vahimi, geçtiğimiz günlerde dünya basınına yansıyan haberlerden biridir. Bu haber, terör örgütü PYD bünyesinde yer alan bir Ermeni terör grubunun aylarca Suriye’nin kuzeyinde eğitim aldıktan sonra, çatışmak için Dağlık Karabağ bölgesine gönderildiğini dünyaya duyurmuştu. Söz konusu grubun Dağlık Karabağ’a geçişi düşünüldüğünde ise bu grubun da Suriye-Irak-İran hattı üzerinden bahsi geçen bölgeye ulaşmış olabileceği öngörülebilir. Bu da İran’ın söylem-eylem uyumu bakımından Dağlık Karabağ politikasında tutarlı bir aktör olmadığı anlamına gelmektedir.

Neticede İran, ülke topraklarında yaşayan Türk nüfus, dış politikada kullandığı İslam Dünyası söylemi ve Şii kimlik nedeniyle söylemsel düzeyde Azerbaycan’ı desteklemektedir. Ancak Tahran yönetimi, retorik düzeyde iddia ettiği gibi idealist ve ideolojik bir dünya okumasına sahip değildir. Aksine tipik bir ulus-devlet gibi hareket etmektedir. Bu yüzden de İran’ın eylemleri, söylemlerinin aksine Şii Müslümanların çoğunlukta olduğu Azerbaycan’ı değil; Hıristiyan nüfusa sahip olan Ermenistan’ı desteklemeyi içermektedir. Çünkü İran, Dağlık Karabağ Sorunu’nun çözüme kavuşturulmasını istememekte ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlayamamasını kendi çıkarlarına uygun bir durum olarak değerlendirmektedir. Kısacası İran, ülkede yaşayan Türk nüfus faktörü başta olmak üzere çeşitli nedenlerden ötürü söylemsel düzeyde Azerbaycan’a destek olduğunu belirtirken; Tahran’ın eylemleri bu söylemi desteklemekten oldukça uzaktır.

 

[1] Doğacan Başaran-Betül Karagöz Yerdelen “İran’ın Dağlık Karabağ Politikası”, III. Hocalı Soykırımı ve Türk Dünyası Sempozyumu E-Kitabı, ed. Betül Karagöz Yerdelen, Giresun 2019, s. 213-216.

[2] “İran’da Azerbaycan’a Destek Gösterileri”, Türkiye Gazetesi¸https://www.turkiyegazetesi.com.tr/dunya/735870.aspx, (Erişim Tarihi: 01.10.2020).

[3] “نمایندگان شمالغرب در مجاس شورای اسلامی درباره درگیری‌های قره باغ بیانیه ای صادر کردند./ Nemayendgani şomalegarbi der mecalesi şurayi islamiyi derbareyi dergirihayi garabağ beyanihayi sader kerdend.” , SNN, https://bit.ly/2GePILu, (Erişim Tarihi: 01.10.2020).

[4]  @babeksahit, “İran'ın Doğu Azerbaycan Eyaleti Barolar Birliği İnsan Hakları Komisyonu ir bildiri yayınlayarak Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğu ve Ermenistan'ın işgalci olduğunu vurguladı. Bu bildiride Karabağ'ın Azerbaycan Cumhuriyeti'ne geri verilmesi talep edilmiştir. #Azerbaycan” Twitter, https://twitter.com/BabekSahit/status/1311616462210174977, (Erişim Tarihi: 01.10.2020).

[5] “İran: Azerbaycan ve Ermenistan'ı Sağduyuya Davet Ediyoruz”, Sputnik Türkçe, https://tr.sputniknews.com/ortadogu/202009271042923233-iran-azerbaycan-ve-ermenistani-sagduyuya-davet-ediyoruz/, (Erişim Tarihi: 28.09.2020).

[6] @IRANINBAKU, “İranın Ali Rəhbərinin Azərbaycandakı nümayəndəsi höccətül islam Ocaq Nejad aga Qarabagdakı son hərbi toqqusmalar haqqında söyləmisdir:İran və Azərbaycan xalqları bir birinin yanındadırlar. İsgalçılıgı pisləyirik.Qarabag Azərbaycanın ərazisidir və bu yolda öldürülənlər səhiddirlər”, https://twitter.com/IRANINBAKU/status/1310671140742889475, (Erişim Tarihi: 29.09.2020).

[7] “İslam İnkılabı Rehberi'nin Kuzeybatı Temsilcilerinden Karabağ Krizi Hakkında Önemli Açıklama”, Pars Today, https://bit.ly/2GjFGsx, (Erişim Tarihi: 01.10.2020).

[8] “Ruhani: Bölge Yeni Savaş ve İstikrarsızlığa Tahammül Edemez”, IRNA Türkçe, https://tr.irna.ir/news/84060618/Ruhani-B%C3%B6lge-yeni-sava%C5%9F-ve-istikrars%C4%B1zl%C4%B1%C4%9Fa-tahamm%C3%BCl-edemez, (Erişim Tarihi: 01.10.2020).

[9] @babeksahit, “İran reformistlerinin ünlü gazetesi olan Sazendegi (Onarım) gazetesinin manşeti: Karabağ Yarası:İran devleti kendi belleğinde Karabağ’ın Ermenistan’a ait olduğunu düşünse de karşısındaki devlet Şii nüfusu olan Azerbaycan devleti olduğundan dolayı kesinlikle tarafsız kalmalıdır!!”, Twitter, https://twitter.com/BabekSahit/status/1311392034545176577, (Erişim Tarihi: 01.10.2020).

[10] @tvnet, “İran’da Türklerin Gözaltına Alındığı İddia Ediliyor!”, Twitter, https://twitter.com/tvnet/status/1310983927293771782, (Erişim Tarihi: 29.09.2020).

[11] “İran Toprağının Silah Aktarımı İçin Kullanılmasına İzin Vermeyiz”, IRNA, https://tr.irna.ir/news/84058625/%C4%B0ran-topra%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n-silah-aktar%C4%B1m%C4%B1-i%C3%A7in-kullan%C4%B1lmas%C4%B1na-izin-vermeyiz, (Erişim Tarihi: 01.10.2020).

[12] “Ermenistan’ın Bölgedeki Destekçisi İran”, Yeni Şafak, https://www.yenisafak.com/dunya/ermenistanin-bolgedeki-destekcisi-iran-3569185, (Erişim Tarihi: 01.10.2020).