TÜRPAV 2020 İHTİSAS SEMİNERLERİ-7: "İslam Cumhuriyeti Döneminde İran Dış Politikasının Temel Ögeleri"

Türkiye Politik ve Stratejik Araştırmalar Vakfı ve Milli Politikalar Enstitüsü tarafından düzenlenen Teoriden Pratiğe Uluslararası İlişkilerde Güncel Yaklaşımlar İhtisas Seminerleri’nin VII. Oturumunda TÜRPAV Uzmanı Babak Shahed “İslam Cumhuriyeti Döneminde İran Dış Politikasının Temel Ögeleri” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.
Konuşmasına İran dış politikasının temel ögeleri nelerdir sorusunun yanıtıyla başlayan Shahed’e göre, 1979’da İran’da devrimin gerçekleşmesi ve ardından devrimin İslamileşmesi, İran’ın iç politikasında olduğu gibi dış politikasında da ciddi dönüşümlere yol açmıştır. Sürece ilişkin değerlendirmede bulunan Shahed, “Devrim neticesinde Şii siyasal İslamcıların devlet aygıtını ele geçirmeleri İran’da ideolojik devlet görünümü sunmuştur. Fakat devrimden günümüze dış politika bağlamında geliştirilen politikalar ve stratejiler sadece ideolojik faktörle açıklanmayacağını göstermektedir. Bu bağlamda İran dış politikasının temel ögeleri Şiilik, Kültürel İran ve jeopolitik tercihlerden oluşmaktadır. Bu üç temel öge karşılıklı etkileşimle bir bütünü oluşturarak İran dış politikasına anlam vermektedir.” dedi.
Bunun yanı sıra İran yabancı aktörler özellikle de devlet dışı aktörlerle ilişkiler geliştirdiğine de değinen Shahed, Tahran yönetiminin zaman zaman esneklik gösterebildiğini ve ideolojik çıkışların söylem düzeyde kalabildiğini ifade etti.
Bu çerçevede İran dış politikasını yorumlayan Shahed, 1979’dan günümüze İran dış politikası İdealist Yaklaşım, Maslahat Merkezli Pragmatist Yaklaşım, Kültür Merkezli Barışçıl Yaklaşım, Adalet Merkezli Muhafazakâr Yaklaşım ve Ilımlı Yaklaşım gibi söylemlerle tanımlanabileceğini ifade etti.
Bahsi geçen dönüşümü anlatan Shahed, “İran-Irak savaşı dönemine denk gelen İdealist Yaklaşım devrimci coşkunun ön planda olduğu dönemdir. İran-Irak savaşı sonrasında ise bu söylem, yerini Haşimi Refsencani öncülüğünde Maslahat Merkezli Pragmatist Yaklaşım’a vermiştir. Haşimi Refsencani’den sonra iç politikada gevşeme taraftarı olan Seyyid Muhammed Hatemi, dış politikada Medeniyetlerarası Diyalogu söylemiyle barışçıl bir tavır ortaya koymuştur. Fakat Hatemi’den sonra Cumhurbaşkanı olan Mahmut Ahmedinijad’ın döneminde devrimin ilkelerine geri dönüş baskın söyleme dönüşürken İran dış politikası Adalet Merkezli Muhafazakâr Yaklaşım’ı benimsemiştir. Bu yaklaşımın pratikte yol açtığı zararlar İran’ı Ruhani’nin cumhurbaşkanlığı döneminde Ilımlı Yaklaşım’a eğilmeye zorlamıştır.” açıklamasında bulundu.