Küresel Enerji Politikalarında Türkiye'nin Yeri ve Geleceği

Prof. Dr. Oktay Fırat Tanrısever, Dr. Kubilay Kavak ve Şahin Yaman Küresel Enerji Politikalarında Türkiye’nin Yerini ve Gelecek Vizyonunu Değerlendirdi
Türkiye Politik ve Stratejik Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen panele konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Oktay Fırat Tanrısever, Dr. Kubilay Kavak ve Şahin Yaman, Türkiye’nin enerji politikalarındaki yerini ve gelecek vizyonu üzerine değerlendirmelerde bulundu.
“Enerji sektörü öngörülmesi ve tanımlanması çok zor bir sektördür ve çok farklı sayıda disiplini bir arada tutmayı gerektirir.”
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) -Escarus’ta proje direktörü olarak görev yapan Dr. Kubilay Kavak, konuşmasına enerji tanımları, kuralları ve çeşitlerini açıklayarak başladı. Kavak, enerji verimliği ile ilgili konuşmasına devam ederek, birincil ve ikincil enerji kavramları üzerinden faydalı enerji ile ilgili açıklamalarda bulundu. Konuşmasında ağırlıklı olarak petrol üzerine konuşan Kavak, petrolün enerjiye dönüştürülmesine kadar geçen süreci ve bu sürecin maliyetini ifade ettikten sonra petrolün sadece yakıt olarak kullanılmadığını, günlük hayatımızda kullandığımız pek çok eşyanın ham maddesi olarak kullanıldığını belirtti. Konuşmasına elektrik ve elektrik kullanımı ile devam eden Dr. Kavak, Türkiye’de enerji uzmanı kavramının elektrik ile özleştiğini ancak petrol bilmeden enerji uzmanı olunamayacağını söyleyerek, Kaşıkçı Cinayetinin bile petrol ve ekonomik getirileri ile ilgili olduğunu düşündüğünü belirtti.
Doğalgaz üretimi/tüketimi ile ilgili dünya devleri ile ilgili bilgiler ve analizler sunan Dr. Kubilay Kavak, kömür ve doğalgaz karşılaştırması yaparak, kömürü daha temiz hale getirmek üzerine Güney Afrika ve Çin’de geliştirilen yeni modellerden bahsederek, kömürün belki de doğalgazdan daha temiz hale gelebileceğini söyledi. Dünyadaki enerji mitleri ve realitelerinden bahsederek, yapılan öngörülerin ne kadar gerçeğe yakın olduklarını değerlendirerek konuşmasını sonlandırdı.
“Tahminizin doğru çıkması, doğru düşündüğünüz anlamına gelmez.”
Panelde daha sonra konuşma yapan Uluslararası Performans Danışmanları (PCI) şirketinin Türkiye direktörü Şahin Yaman, öncelikle petrolün ve Amerikan hegemonyasının Türkiye’yi nasıl etkilediği ile ilgili bilgiler verdi ve Çanakkale Savaşı ile başlayan sterlin/dolar dengesinin yakıt fiyatlarını nasıl etkilediğini anlatan tarihsel süreçten bahsetti. Dünya genelinde gündeme oturan Venezüella’daki darbe girişiminin, ülkedeki petrol rezervleri ile ilgili olduğundan bahseden Yaman, darbedeki Amerikan etkisinden bahsederek, ABD’nin ne kadar uğraşsalar da ekonomilerindeki gerilemenin de yaptırımları ile artık dünya politikasında pozitif bir egemenlik kuramadığını belirtti. Trump yönetiminin, stratejik dejenerasyonu artırdığını ve dünya genelinde petrol rezervine sahip tüm bölgelerde siyasal kriz çıkarıldığını, bunun kendi ülkelerinde çıkan ‘kaya gazı’ keşfi sonrasında daha büyük rahatlıkla yaptığını ifade etti. Konuşmasına, ABD’nin gelecek durumunu değerlendirerek devam eden Yaman, küresel ticarette en büyük güç olmadığını ifade etti. 2009 krizi sonrasında dış politika, ekonomi ve bürokrasi gibi pek çok alanda zarar gördüğünü ifade ederek, Çin’in Pazar payındaki artıştan ve bu artışın etkilerinden bahsetti. Trump’ın talimatı ile Trans-Pasifik ve Transatlantik Antlaşmalarından çıkılmasının ABD açısından jeopolitik hatalar olduğunu ifade etti. Enerji politikaları açısından en büyük sürprizin Hindistan olduğunu belirten Yaman, Çin’in kalkınması üzerine kendi kalkınmasını koyarak dünya ticaretinde ve enerji pazarında ilerleyen süreçlerde çok konuşulacağını düşündüğünü ifade etti. Türkiye’nin devlet politikası olarak özgürlük/güvenlik dengesinin sağlanması ve kendi jeo-ekonomik hücum modelimizi belirlemesini gereklilik olarak gördüğünü ifade etti. Konuşması, Türkiye için yakın dönem tehlikelerinden bahsederek, en büyük tehlikenin Amerika ve İsrail’in İran’a yönelik saldırısı olduğunu belirtti. Bir diğer tehlikeninse Dünya Ticaret Örgütü hukuk mekanizmasının ABD tarafından bloke edilmesi olduğunu belirtti.
“Ülkemizin enerjiyi alması, kullanması ve değere dönüştürmesi gerekiyor.”
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı olan Prof. Dr. Oktay Fırat Tanrısever küresel enerji diplomasisinin dinamikleri ile Türkiye’nin milli enerji politikasının geleceği ile ilgili bilgiler verdiği bir konuşma yaptı. Konuşmasına; enerji stratejileri ve diplomasisi konusunda yeni sorular sormamız ve cevaplar bulmamız ile ülkemizin enerji politikalarını icra ettiği bir dünya ve bölge ile birlikte kendi imkân ve kabiliyetlerini çok iyi tanıması gerekliliğinin önemini vurgulayarak başladı. Enerji düşünürlerinin 10 sene öncesinde enerji krizi üzerine düşündüklerini ancak günümüzde teknolojik altyapı, endüstriyel boyutları, uluslararası boyutları ve küresel dengeler ile ilgili hepsi farklı riskler içeren sorular sorulması gerektiğini ifade etti. Enerji ile ilgili stratejik düşüncede ortaya konulması gereken riskler/fırsatlar dengesinin önemini vurguladı. Türkiye’nin milli enerji politikasının geleceği ile ilgili stratejisini belirlerken bu konuda yaratıcı, alternatif senaryoları karar alıcıların kullanabileceği, faydalı bir sentezi seçebilmesi için gerek akademik dünya gerekse düşünce kuruluşlarının strateji üretmesi gerektiğini ifade etti.
“Eleştirmek kolay, eleştirel düşünmek zor”
Stratejik düşünebilmek için düşünce yapımızın değişmesi; değişen dünyanın değişen varsayımlarını yakalayarak orada kullanılabilir alternatifler üretmenin önemli olduğunu vurguladı. Güvenilir bilgi ve objektif resmin ortaya konarak herhangi bir enerji lobisine bağlı kalmadan karar verilmesinin önemini, tüm enerji sistemlerinin entegre olduğunu, birisinin olmadan diğerlerinin olamayacağını ve bu sebeple tek bir enerji türüne bağlı kalmanın rasyonel olmadığını belirtti. Çözümün tek bir yerde olmadığını, tüm imkanları kullanmanın önemli olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Tanrısever, Almanya’nın yenilenebilir enerjideki başarısının teknolojik altyapısını başkasına bağımlı kalmadan kendisinin üretmesi olduğunu belirterek, Türkiye’nin de yerli ve milli politikalar benimsemesinin önemini vurguladı. Bunun için sorgulamamız, cevabı aramamız, tartışmamız gerektiğini ve değişik iyi örneklerden faydalanıp onların hatalarının tekrarlamayarak ilerlememiz gerektiğini ifade etti. Hem çok karamsar hem de toz pembe senaryoların strateji üretiminde doğru olmadığını, geleceğe dönük ülke stratejisinde daha yerli ve milli enerji kaynaklarını artırmanın ve sanayimizi daha da geliştirmek Türkiye’nin temel parametresini olarak belirlenmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin kısa ve orta vadeli gelecek planlarında petrol ve doğalgazın ön planda olduğunu ve enerji israfının önüne geçilmesi ve yatırım yapılası gerekliliğini ifade etti. Uzun vade planlarında ise stratejinin bütün ülke halkı tarafından belirleneceğini, etkili bir strateji oluşturabilmenin yolunun enerjiyi ulusal güç için kullanabilme kabiliyeti olduğunu belirtti. Güç kavramının ise, enerji kaynaklarının bazen doğrudan kontrol ile bazen de ekonomi yoluyla kontrol ile; teknoloji ile açıklayarak konuşmasını sonlandırdı.
Panel izleyicilerden gelen soruların cevaplanması ile son buldu.