"Irak’ta Hükümet Krizi ve ABD-İran Güç Mücadelesi" konferansı gerçekleşti

22 Nisan 2020 tarihinde Youtube üzerinden yapılan canlı yayınla elektronik konferans organize eden TÜRPAV, Ortadoğu Uzmanı Ali Semin’i takipçileriyle buluşturdu.
Konuşmasının başlangıcında Irak’ta yaşanan gelişmelerin ABD ile İran arasındaki nüfuz mücadelesinden kaynaklandığını belirten Semin, söz konusu ülkede ekonomik ve siyasi bir krizin yaşandığını dile getirirken; Irak’ın ciddi güvenlik problemlerinin de bulunduğuna dikkat çekti. Irak’taki sorunların işgalin ardından inşa edilen siyasal sistemle ilişkili olduğunu ifade eden Semin, ABD’nin Irak’ta Lübnan benzeri bir yapı kurduğunu ve bu sistemin Irak’taki etnik ve mezhepsel ayrılıkları derinleştirdiğini öne sürdü. Bu bağlamda Semin, Irak’ta Şii, Sünni ve Kürtleri esas alan bir düzenin tesis edildiğini söyledi. Ayrıca Semin, bu sistemin Irak’ta Arap kimliğinin üst kimliğe dönüşmesini engellediğini ve anayasal düzenin Türkmenleri yok saydığını da iddia etti.
Irak’ta ciddi yolsuzluklar bulunduğuna ve halkı yoksullaştıran bir ekonomik kriz yaşandığına da dikkat çeken Semin, mevcut siyasi krizin 2018 yılında düzenlenen seçimlere dayandığını söyledi. 2018 seçimlerinin Irak için bir dönüm noktası olduğunu dile getiren Semin, hükümetlerin reformları hayata geçirme ve yolsuzlukla mücadele konusunda başarısız olmasının ABD’nin doğrudan ve İran’ın da dolaylı işgaliyle ilişkili olduğunu vurguladı. Semin’e göre, Irak’ın istikrarlı ve bağımsız bir ülke haline gelmesinin ön koşulu, hükümetlerin ABD ve İran’la aynı anda mücadele etmesidir.
1 Ekim’de başlayan halk ayaklanmasından itibaren devam eden süreci de yorumlayan Semin, Irak’taki protestoların İran ve Lübnan’a da sıçradığını belirtti. Irak’taki protestoların arka planında temel insani ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan sorunlar olduğunu söyleyen Semin, ilk aşamada direnmesine rağmen Irak Eski Başbakanı Adil Abdülmehdi’nin istifa etmek zorunda kaldığını hatırlattı. Bunu takip eden süreçte Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih’in farklı isimlere hükümet kurmak için yetki verdiğini ve buna rağmen hükümet kurulmasının mümkün olmadığını ifade etti. Semin’e göre, Irak’ta hükümet kurulmasını zorlaştıran faktör, ABD ve İran’ın taleplerinin aksine; halkı sokağa iten asıl şey, mezhepçilikten uzak ve yolsuzluklardan arındırılmış bir hükümet kurulmasının talep edilmesidir. Semin, Irak halkının dışarıdan emrivaki yapılarak hükümet kurulmasını istemediğini öne sürerken; halkın taleplerinin göz önünde bulundurulması halinde, 2003 yılından itibaren görev yapan Iraklı siyasilerin kenara çekilmesi ve liyakata bağlı yeni bir düzenin oluşturulması gerektiğini belirtti.
Irak’taki hükümet krizinde Muhammed Tevfik Allavi ve Adnan El Zurfi’nin hükümet kurma görevini başaramayarak bu görevi devretmek durumunda kaldıklarını hatırlatan Semin, görevi son olarak devralan Mustafa El Kazımi’nin ise hükümet kurma konusunda daha şanslı olduğunu öne sürdü. Semin’e göre, Kazımi’nin çevresinde Kürt ve Şii koalisyonu oluşmuştur. ABD’nin ise İran’a mesafeli bir Şii grubun hükümet kurmasından yana olduğunu ifade eden Semin, 2003 sonrası süreçte Irak İstihbarat Başkanı olan Kazımi’nin adaylığına ABD’nin sıcak bakabileceğini belirtti. Bununla birlikte Semin, Kazımi’nin 2003 sonrasındaki düzenin bir parçası olduğunu ve bu yüzden de Kazımi’nin hükümet kurması durumunda bile, Irak’ta istikrarlı bir düzenin kurulamayabileceğine işaret etti.
Sözlerini toparlarken Semin, kendisine dinleyiciler tarafından yöneltilen sorular bağlamında Irak Türkmenlerinin durumuna da dikkat çekerek Türkmenlerin bir statü sorunu olduğuna vurgu yaptı. Türkmenlere geçmişte bakanlık verilmediğini söyleyen Semin, Türkmenlerin rolünün Türkiye-Irak ilişkileri kapsamında artabileceğini iddia etti. Bu bağlamda Türkiye’nin Irak’ta çok olumlu bir imaja sahip olduğunu söyleyen Semin, Türkiye’nin Bağdat Büyükelçiliği aracılığıyla son derece başarılı bir diplomasi yürüttüğünün altını çizdi.