31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinin Siyasi Anlamı ve Yerel Seçim Stratejileri

31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinin Siyasi Anlamı ve Yerel Seçim Stratejileri
Doç.Dr. Mürteza HASANOĞLU
Bugün dünya nüfusunun hızla artması, yerel yönetimler, kentleşme, ülkeler arasındaki gelir düzeyi farklılıklarının artışı, aynı şekilde ülkeler içinde gelir dağılımındaki eşitsizlikler, kıt kaynakların verimsiz ve dengesiz kullanımından kaynaklanan yeni kaynak arayışları ve insanların daha yüksek standartlarda yaşam talepleri değişim ve gelişmeyi gerekli kılan etkenler olarak kabul edilebilir.
1982 anayasasının 123. maddesinde, “idare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir”, hükmüne yer verildikten sonra idarenin kuruluş ve görevlerinin de “merkezden yönetim ve yerinden yönetim” ilkelerine dayanacağı belirtilmiştir. Anayasanın 126. maddesi ülkenin merkezi idare kuruluşu bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre illere; illerin de diğer kademeli bölümlere ayrılacağını belirtmektedir. Anayasanın 127. maddesi ise il, belediye ve köy halkının, burada yaşayanların mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kanunla kurulan kamu tüzelkişileri niteliğinde ve yerinden yönetim ilkesine göre yönetilen mahalli idareler tarafından idare edileceğini ifade etmektedir. Yine, Anayasanın 123. maddesi kamu idaresinde kuruluş ve görevleri itibarıyla bütünlük öngörerek, merkez ile il, kent ve köy yönetimlerinin bütünlük ve uyum içinde çalışmasını öngörmüştür.
Siyasal sistemleri ne olursa olsun bütün ülkeler, yönetim sistemleri içerisinde yerel yönetimlere yer vermektedirler. Ancak her ülkede yerel yönetimlerin gücü, yetkileri, görev alanları ve yapıları farklılıklar arz etmektedir. Ülke yönetim sisteminin bütünlüğü içerisinde yer alan yerel yönetimler yerel halka kamu hizmeti sunan, organları halk tarafından seçilen özerk kamu tüzel kişilikleridir. Federal, uniter bütün ülkelerde yerel yönetimlerin gücü ve etkinliği ile, demokrasinin yerleşikliği doğru orantılıdır. Hatta yerel yönetimlerin gücü ile ülkenin iktisadi gelişmişliği de çoğu zaman doğru orantılıdır. Kısaca yerel yönetim ve yerel demokrasi ile iktisadi kalkınma ve demokratikleşme arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Aksine iddialara rağmen, yerel yönetimler ülke bütünlüğünün sağlanmasında da önemli işlevler görmektedirler. Çünkü kendi kendini yöneten hak, yönetim ve katılma ile kendini geliştirmekte, milli bütünlüğe entegre olmaktadır.
Batıda örnekleri 10. yüzyıldan itibaren görülen yerel yönetim birimleri ülkemizde Osmanlı’nın son zamanlarından itibaren kurulmaya başlamıştır. İdari yapılanma konusunda her zaman ve her ülke için ideal olabilecek bir modelden söz etmek imkânsızdır. Ülkelerin idari yapılanmalarını, ekonomik ve coğrafi yapıları, gelenekleri, stratejik durumları gibi unsurlar belirlemektedir. Ancak, Batı Avrupa ülkelerinde birbirinden bağımsız olmakla birlikte eş zamanlı olarak başlayan ve birbirlerine benzerlik gösteren reformlara bakıldığında, idari reformların en azından belli bir temel üzerinde yürütüldüğü ifade edilebilir.
Bu reformlarda genellikle yerel yönetimlerin güçlendirildiği, ülkelerin merkezi birimlerinden yerel yönetimlere doğru görev ve kaynak aktarımının yapıldığı, yerel yönetimlere belli konularda özerklikler verildiği, halkın katılımını artırıcı uygulamaların geliştirildiği görülmektedir. İdari yapılanması bizim idari sistemimize en çok benzeyen Fransa’da 1982 yılında desantralizasyon uygulamaya konulmuş olması bu bakımdan anlamlıdır.
Türkiye’de, Mahalli İdareler Genel Seçimi, 31 Mart 2019 Pazar günü yapılacak. Türkiye’de yaşanan siyasi ve hukuki gelişmeler, Hükümet’in dış politikadaki tutumu ve izlediği yol; seçim sonrası partilerin iç dinamiklerinde oluşan/oluşması beklenen muhtemel değişimler de Türkiye perspektifinden yapılacak bir değerlendirmeyi gerektirmektedir.
Öncelikle 30 Mart 2014 yılında Türkiye Mahalli İdareler Genel Seçimine ilişkin somut veriler üzerinden yapılacak bir yorum için, seçim sonucunda partiler ve aldıkları oy oranlarına bir göz atmakta fayda vardır.
Türkiye Geneli Durum:
AKP yüzde 45,50 oranında oy; CHP yüzde 27,79 oranında oy; MHP yüzde 15,21 oranında oy; BDP 4,18 oranında oy almışlardır. Kalan oylar ise diğer partiler arasında dağılmıştır.
Bu seçim sonuçlarına göre; AKP 18 büyükşehir, 32 şehir, 559 ilçede belediye başkanlıklarını kazanmıştır. CHP 6 büyükşehir, 7 şehir ve 160 ilçede belediye başkanlıklarını kazanmıştır. MHP ise 3 büyükşehir, 5 şehir ve 106 ilçede belediye başkanlığını kazanmıştır. BDP, tamamı Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinden olmaz üzere, 2 büyükşehir, 7 şehir ve 67 ilçede belediye başkanlıklarını kazanmıştır. MHP için açıklanan rakamlar bir başarının varlığının kanıtını oluşturmaktadır. Çünkü Pazar günü yapılan seçimlerde MHP, 7 milyon 718 bin 799 yurttaşın oyunu almıştır. MHP, 2011 yılında yapılan seçimlerde ise 5 milyon 585 bin 513 oy alabilmiştir. Son seçimlerde MHP oylarını 2 milyon 133 bin 286 artırmıştır. Yüzdelik orana bu kadar büyük olarak yansıma da yaklaşık iki buçuk milyona yakın oy artışı, ciddi bir gelişmedir. MHP, seçim sonuçlarına göre en başarılı parti olarak gözüküyor. MHP’nin seçim beyannamesinde yerel yönetimlere ilişkin reformlar ve Kamu yönetiminde, yönetim ilke ve uygulamaları ile teşkilâtlanma, insan kaynakları, personel sistemleri ve halkla ilişkileri içine alan köklü ve kalıcı bir değişimin gerçekleştirilebilmesi amacıyla, MHP, yönetimin sadece görevlere göre değil, amaçlara ve sonuçlara yönelik olması ve performansı esas alan bir kamu kültürünün oluşturulmasını öngörmektedir. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve Devletin fonksiyonları yeniden tanımlanarak mahallî idareler ve özelleştirme reformları birlikte ele alınacak, merkezî idare tarafından yürütülmesi zorunlu olan adalet, güvenlik, savunma gibi hizmetlerin dışında kalanların yerel yönetimlere devri sağlanacaktır.
Yerel yönetim reformu merkezi idare ile yerel yönetimler arasındaki ilişki biçiminin tarif edilmesi ve yetki, görev ve sorumluluk sınırlarının tam olarak belirlenmesiyle başlatılacak ve kamu yönetimi reformunun bir parçası olarak uygulamaya konulacaktır.
Yerel yönetimlerle ilgili düzenlemeler, merkezi idarenin ihtiyaç ve kıstaslarına göre oluşturulmuş düzenlemeler yerine yerel yönetimlerin ihtiyaçları da dikkate alınarak yapılacaktır.
Türkiye’de son yıllarda yerel yönetimlerle ilgili reform tartışmaları gündemin baş maddesi haline gelmiştir. Toplumun refahı, huzuru, eğitimi ve sağlığı ile ve bu hizmetlerden vatandaşın etkili ve sürekli bir şekilde yararlanmasını temin için öncelikle kamu yönetimi esaslarına uygun stratejilerin geliştiriımelidir. Millî kültürün temel belirleyiciliği çerçevesinde kent ve kentlilik kültürü oluşturulmalıdır . Millî ve manevî değerlerin korunması ve geliştirilmesinde, millî bütünlüğün ve dayanışmanın pekiştirilmesinde aile kurumu büyük önem arz etmektedir. İstihdam imkânı geliştirilmeli ve her ailenin yeterli ve sürekli bir gelire sahip olması sağlanmalıdır. Yöneticilik hak ve yetkidir; liderlik güç ve yetenektir .
Yönetim bilimciler Simon, Simithbourg ve Thompson’a göre, ‘’Bir kimsenin lider olarak kabul edilebilmesi için, önce üstün nitelikleri bulunduğunun izleyicileri tarafından kabul edilmesine, bu niteliklerin onlara güven vermesine bağlıdır. Zira, bir liderin en büyük özelliği, kendisini izleyenlerin davranışlarını etkileye bilen kişi olmasıdır’’
Bir yönetici, başarılı ve etkili olabilmek için aynı zamanda lider olmalıdır. Lider - yönetici vizyon yaratabilen ve yaşatabilen; arzulanan gerçeğin ve hedefin fotoğrafını çekebilen; bu hedef ve amaç tablosunun görünürlüğünü sağlayabilen; söz konusu görüntüyü erişilir ve uygulanır kılabilen kişidir. Yönetici, ancak lider olduğu taktirde etkili ve başarılı olabilir. Lider olmayan bir yönetici, yönetimde etkili ve başarılı olmaz ve yükselmez. Her lider aynı zamanda yöneticidir ama, her yönetici gerçek ve fiili lider değildir. Çünkü yönetici ve lider arasında farklar vardır.
Öncelikle, yöneticilik liderlikten daha kapsamlı bir kavramdır. Liderlik bütünsel yöneticilik işinin yalnızca bir unsurudur. Bu, birçok davranış bilimcisinin görmeyi başarmadığı bir şeydir.
Liderlik, bir statü ya da otorite işlevinden çok, ilişkinin ve lider ile izleyicileri arasındaki karşılıklı etkileşimin kalitesiyle ilgili bir işlevdir.
Türkiye’de de son yıllarda yerel yönetimlerle ilgili reform tartışmaları gündemin baş maddesi haline gelmiştir. Yeni seçilecek belediye başkanlarını ülkede yapılacak bu reformların gerçekleştirilmesi için çok büyük görevler bekliyor.