Bermuda Şeytan Üçgeni: Barzani-PKK-PYD

Sovyetler Birliği, II. Dünya Savaşı sırasında İran’ın kuzeyini işgal etti. İşgal ettiği bölgede etnik temelleri dayalı çeşitli devletler kurmak istiyordu ve 1946’da Mehabad Kürt Cumhuriyeti’ni kurdu. Mehabad Kürt Cumhuriyeti’nin kuruluşunda önemli bir rol oynayan Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti Başbakanı Cafer Bakırof, devletin kurulma sürecine dair stratejiyi şöyle çizmekteydi:[1]
“Kürtlerin kendi özerkliklerini kurmak için acele etmelerini gerektiren bir durum yoktur. Çünkü Kürtlerin özgürlüğünün sağlam temellere dayanması gerekir. Bu temel de ancak, halkçı güçlerin yalnız İran’da değil (…) Irak’ta da başarıya ulaşmalarıyla atılabilir. Bağımsız bir Kürt devletinin kurulması konusunun ise, ilerde tüm halkın birleşmesi için fırsat doğduktan sonra ele alınması daha uygun düşer. Şu sıralarda ise, Kürt özlemleri, Azerbaycan çerçevesi içinde bir özerk yönetimle yetinmelidir.”
Irak işgali arifesinde ABD, önce iki ayrılıkçı Kürt grup olan Barzani (Irak Kürdistan Demokratik Partisi- IKDP) ile Talabani’yi (Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği- IKYB) aynı masada buluşturmuştu. Daha sonra uzun yıllardan beri devlet kurmak isteyen Barzanilere verdiği destek ile özerk bir yönetim kurmalarını sağladı. Barzani, Kuzey Irak’ın bağımsızlığı amacıyla 25 Eylül 2017 tarihinde sözde referandum gerçekleştirdi. Ancak bölge ülkelerinin sert tepkisi nedeniyle referandum sonucu hayata geçirilemedi ve bu hezimet Barzani’yi yeni bir strateji belirlemeye itti. ABD, bu süreçte tekrar devreye girerek ileri dönemde bir devlet kurabilmeleri için ayrılıkçı Kürt grupların birleşmesi noktasında aracı oldu.
Pragmatist Politikalar ve Barzani’nin Kürdistan Arzusu
Ortadoğu’daki ayrılıkçı Kürt gruplar, çeşitli ideolojileri savunsa ya da ideolojileri araç olarak kullansalar da temel amaçları dörde bölündüğünü savundukları sözde Kürdistan coğrafyasında bağımsız devlet kurabilmektir. Bu amaç için pragmatist politikalarla çeşitli ülkelerle yakınlık kurmaya çalışmakta ya da çok kısa bir sürede müttefik değişikliğine gidebilmektedirler. Örnek olarak I. Dünya Savaşı öncesi dönemde Ruslarla; savaş sonrası dönemde Ermeniler, İngilizler ve Fransızlarla; Soğuk Savaş sürecinde Sovyetler Birliği, Suriye, İran, İsrail ve Yunanistan başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleriyle; 1990 sonrası süreçte Batı dünyasıyla yakın ilişkiler kurdular.
2003 Irak’ın işgali sonrası dönemde bölgede Barzani yönetimi bir aktör olarak öne çıktı. Ancak bölgede PKK terör örgütü de vardı. PKK, 2003’te terörist başı Abdullah Öcalan’ın talimatıyla Demokratik Birlik Partisi’ni (PYD) kurdu. PYD’nin kuruluşu ilk başlarda önemli bir etki yaratmasa da Suriye Krizi’nin patlak vermesiyle yaşanan güç boşluğunda kendisine yer bulmaya çalıştı. Bu süreçte Barzani ve PYD, IŞİD/DAEŞ’le mücadeleyi bir bahane olarak kullandı ve Irak ile Suriye’de zemin kazanmaya çalıştılar.
Barzani yönetiminin, uzun vadeli planı bölgede bir devlet kurmaktır. Bir yandan Kürtleştirme politikalarına devam ederken diğer yandan ise Türkiye, Suriye ve İran’daki tabanını güçlendirmeye çalışmaktadır. Örneğin Barzani’nin kanalı Rudaw, sözde Kürdistan bölgesi olarak Kars’tan Erzincan’a, Malatya’dan Hatay’a kadar olan bölgeyi göstermektedir. Aynı şekilde Suriye ve İran’dan da toprakları içermektedir.[2] Barzani arzusunu “Mahabad’da Kürt bayrağını dalgalandırdıklarında o bayrağın gölgesinde doğdum ve bağımsız Kürdistan bayrağının altında ölmek” sözleriyle özetlemiştir.[3] Bu amaçla sözde bir referandum gerçekleştirmiştir.
Referandum öncesi hazırlanan afişlerde dört bölge ülkesinden toprak içeren sözde Kürdistan haritasını kullanılmıştır.[4] Referandumda yöneltilen soru “Kürdistan Bölgesi ve Kürdistan Bölgesi dışında kalan Kürt yerleşimlerinin bağımsız bir devlet olmasını istiyor musunuz?”[5] şeklindedir. Yani Barzani sadece Irak’taki ayrılıkçı Kürtlerin değil Ortadoğu’daki bütün Kürtlerin bağımsızlığını hedefleyen/simgeleyen bir soru sordu. Açıklanan sonuçlara göre evet kararı çıkarken Türkiye, İran ve Irak yönetiminin sert tepkisi nedeniyle referandum sonuçları rafa kaldırıldı.
Barzani-PYD Yakınlaşması
Bağımsızlık referandumuna bölge ülkelerinin gösterdiği tepki neticesinde Barzani yönetimi ABD’nin de telkinine uyarak yeni strateji izleme yoluna gitti. Yaklaşık 60 yıl önce Mehabad Kürt Cumhuriyeti’ni ilan edilmesi öncesi Bakırof’un verdiği tavsiyeye benzer bir strateji belirlendi. Kürtler, bağımsızlıklarını kazanmak için aceleci davranmayacak ve önce birliktelik sağlanacaktı. Bu süreçte ABD ve Fransa devreye girerek bölgede çeşitli görüşmelerin başlatılmasında aracı oldu. Sosyal medyada çeşitli hesaplardan Kürtlerin var olmaları için işbirliği yapmaları gerektiği propagandası yapılmaya başlandı. Referandumun tanınmaması, Kerkük’ün ve tartışmalı bölgelerin Barzani’nin kontrolünden çıkması, iyi ilişkilerinin bulunduğu Türkiye ile İran’ın sert tepkisi Barzani’ye daha da güçlenmesi gerektiğini gösterdi. Bunun için PYD gibi uluslararası politikada “olumlu” imaja sahip ayrılıkçı Kürtlerle işbirliğinin yapılması zaruri hale geldi. PKK, hem Türkiye hem de birçok ülke tarafından terör örgütü olarak görülmektedir. Ancak PYD, sadece Türkiye tarafından terör örgütü olarak kabul edilirken diğer ülkeler tarafından terör örgütü olarak kabul edilmemektedir.
Barzani ile PYD arasındaki görüşmeler aslında 2011 yılına kadar dayanmaktadır. 2011 yılında Barzani’nin çağrısıyla merkezi Erbil’de bulunan ve yine Barzani tarafından askeri, eğitim, silah gibi konularda desteklenen Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile PKK’nın Suriye kolu PYD arasında bir anlaşma imzalandı ve Kürt Yüksek Komitesi kuruldu ancak bu anlaşma başarılı olmadı.[6] 2014 yılında Mesut Barzani tekrar bir çağrıda bulundu. Bu dönem PYD’nin liderliğini yürüttüğü TEV-DEM ile 2014 yılında yönetimin, askeri gücün ve siyasi yapının birleştirilmesi amacıyla Duhok Anlaşması imzalanması kararlaştırıldı. Anlaşmanın imzalanması sonrası Mesut Barzani, yazılı açıklama yaparak “Her nerede olursa olsun bir Kürt grubunun başarısı, bütün Kürtlerin zaferidir. Kürt tarafları arasındaki birlik ve bütünlük çok değerlidir.” dedi.[7] Ancak bu anlaşma iki taraf arasındaki rekabet nedeniyle hayata geçirilemezken Ferhat Abdi Şahin/Mazlum Abdi veya Şahin Cilo lakaplı isimli Suriye Demokratik Güçleri’nin sözde komutanı olan terörist, Suriye’deki Kürtlerin arasındaki sorunları çözmek ve birlikteliği sağlamak amacıyla 28 Ekim 2019’da bir çağrıda bulundu. Söz konusu çağrı sonrası PYD ile ENKS gizli görüşmelere başladı. Kuzey Irak’taki yönetimin başkanı olan Neçirvan Barzani, 5 Kasım 2019’da bir panelde yaptığı konuşmada Ferhat Abdi Şahin ile irtibat halinde olduğunu söyledi.[8] Görüşmeler Fransa’nın ve ABD’nin sponsorluğunda yapılmaktaydı. İki taraf arasındaki ilk bilinen görüşme Nisan ayında ve bir ABD üssünde gerçekleştirildi.[9] Bu yakınlaşmada terör örgütü PKK’nın sözde lideri Abdullah Öcalan’ın da etkisi bulunmaktaydı. 29 Nisan 2020’de kardeşi Mehmet Öcalan ile görüşen Abdullah Öcalan, bölgedeki Barzani, Talabani ve PKK/PYD’nin çatışmaması gerektiği mesajını verdi.[10] Neticede ise ABD ile Fransa’nın etkisiyle PKK dışındaki ayrılıkçı Kürt gruplar, Duhok Anlaşması çerçevesinde buluşturuldu. Görüşmelerde Rusya da etkin bir rol oynamaya çalıştı. Çünkü uzun yıllardan beri Kürtlerle çeşitli seviyelerde ilişkileri bulunan Ruslar, ABD’nin tek başına ana aktör olmasını istemiyordu.
Ayrılıkçı Kürtler bölgede paylaşılamayan aktör haline gelirken ABD’li büyükelçi William Roebuck, kırmızı bültenle aranan terörist Ferhat Abdi Şahin ile birlikte poz vermekten kaçınmadı. Neticede ENKS ile PYD arasında iki taraf için %40’lık ve bağımsız isimlerden oluşan gruplara da %20’lik oranda temsil edilmesi kararlaştırıldı. Böylelikle demokratik özerklik ve kanton sistemi güçlendirilecek ve kurulması planlanan sözde Kürdistan’ın temel taşları döşenmiş olacaktı.[11] Görüşmeler neticesinde yapılan açıklamada “ABD’nin Uluslararası Koalisyon’daki Danışmanı William Robak sponsorluğunda ulaştığımız bu anlaşma, Kürt birliğinin ilk tarihi adımı”[12] olarak kabul edildiği vurgulandı. Artık Barzani ve Suriye Demokratik Güçleri (SDF) paravan olarak kullanılarak siyasi ve askeri konularda yekpare bir biçimde hareket eden demokratik bir yapı olduğu vurgulanmasıyla uluslararası politikaya bir aktör olarak sunuldu.[13]
Türkiye’nin Tepkisi
Barzani’nin Suriye kolu olan ENKS’nin PYD ile gerçekleştirdiği görüşmeler öncesi Şubat 2020’de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ENKS temsilcileri ile görüştü. Bu görüşmede Suriye Kürtlerinin meşru temsilcisi olarak ENKS’yi gördüklerini ve PYD ile anlaşmamalarını söyledi.[14] Ancak buna rağmen ENKS, PYD ile görüşmeye devam etti. 16 Mayıs’ta Çavuşoğlu yeni bir açıklamada bulunarak PKK/PYD ile işbirliği yapmamalarını, terör koridoru oluşturulmasına ve teröristlerin meşrulaştırılmasına izin vermeyeceklerini söyledi.[15] Çavuşoğlu’nun bu açıklamalarına rağmen görüşmeler gizli ve açık bir şekilde devam etti. 18 Haziran’da CNN Türk’te canlı yayına katılan Çavuşoğlu, ENKS’yi PKK/PYD ile anlaşırlarsa ilişkilerin farklı olacağı noktasında uyardığını dile getirdi. Ancak ENKS üzerinde ABD ve Fransa’nın baskısı olduğunu savunan Çavuşoğlu, terör örgütüyle birlikte olanın meşru bir hedef olduğunu söyledi. PKK’nın Kuzey Irak’ta artan etkisinden bahseden Çavuşoğlu, Barzani yönetimini kendi istedikleri çizgiye getirmeyen ABD ve Fransa’nın PKK’yı bir baskı unsuru olarak kullandığını açıkladı.[16]
PKK’nın Tasfiyesi ve Barzani-PKK Çatışması
PKK’nın terör örgütü olarak kabulü, Irak ve Suriye’deki ayrılıkçı Kürtler arasında yaşanan bu gelişmeler için tehdit oluşturuyordu. ABD, PKK’nın tasfiyesi ve militanların PYD’ye geçişini sağlayabilmek için terör örgütünün sözde liderleri Murat Karayılan için 5 milyon dolar, Cemil Bayık için 4 milyon dolar, Duran Kalkan için de 3 milyon dolar para ödülü koydu.[17] PKK’nın tasfiye süreci, diğer aktörler için çeşitli sorunları da beraberinde getirdi.
PYD ile Barzani anlaşırken PKK arasındaki gerilim gittikçe artmaktaydı. Sosyal medyada ve Kuzey Irak’ta yaşanan gerilimler sürecinde iki taraf birbirini suçlamaya başladı. PKK, Barzani’yi Türkiye ile işbirliği yaptığı ve Kürtlere ihanetle suçlarken Barzani, PKK’yı terör faaliyetleri yüzünden Türkiye’nin Kuzey Irak’a askeri operasyon düzenlemesinin önünü açtığı konusunda suçlanmaktaydı. Bununla birlikte Barzani ile Bağdat arasında 9 Ekim’de imzalanan Sincar Anlaşması ile ilişkiler tam manasıyla kopma noktasına geldi. Çünkü anlaşmada diğer silahlı grupların çıkarılması hem de PKK’nın Sincar ve çevresindeki varlığının bitirilmesi geçmekteydi. Bunun üzerinde artan tansiyon sahada çatışmaya döndü ve bazı Barzani peşmergelerinin öldürüldüğü açıklandı. İki taraftan farklı açıklamalar yapılırken üçüncü bir taraf ise “brakuji” sözüne sadık kalınmasını istedi. Brakuji, Kürtçe bir kelime olmak üzere bra (kardeş) ile kuji (öldürme) kelimelerinin birleşiminden oluşmakta ve kardeşin kardeşi öldürmesi manasına gelmektedir. Bu nedenle taraflar uzun süre aralarındaki ilişkiyi koparmamaya, IŞİD/DAEŞ’e örneğinden görüldüğü üzere yeri geldiğinde beraber hareket etmeye ve birbirlerini kardeş olarak gördükleri için çatışmaya girmemeye çalışmıştır. Yani kardeşlerin birbirini öldürmemesi ve geçmişte yapılan anlaşmaların bozulmaması çağrısında bulunmuşlardır.
Barzani ve PKK arasında, brakujinin yanı sıra geçmişten gelen derin ilişkiler bulunmaktadır. Örnek olarak PKK’nın Kandil bölgesine yerleşmesi, Barzani ailesinin sağladığı kolaylıkla gerçekleşmiştir. Daha sonra iki taraf arasında çeşitli anlaşmalar imzalanmış ama bir süre sonra Barzani, Türkiye ile ilişkilerini güçlendirmeye çalışmıştır lakin PKK ile olan bağlantılarını tam manasıyla bitirmemiştir. Günümüzde ise Barzani, PKK’nın kendisine verdiği zararı gerekçe göstererek bu örgütün tasfiyesini isterken örgütün Suriye kolu ile masaya oturabilmektedir. Rudaw’da yayınlanan bir analizde görüleceği üzere Barzani ve PKK çatışma istememekte ancak gerekirse bundan çekinmeyecekleri belirtilmektedir. Barzani, dinen brakujinin yani kardeş katlinin haram olduğunu dile getirirken PKK’lı terörist Bese Hozat kod isimli Hülya Oran, PKK’ya karşı Türkiye ile yapılacak işbirliğinin Kuzey Irak’ın özerkliği de dahil olmak üzere bölgedeki bütün kazanımları sileceği söyledi.[18]
Sonuç
Literatürde terörizmin ortak bir tanımı bulunmamaktadır. Bu nedenle bir ülkenin terörist olarak kabul ettiği örgütü başka bir ülke bağımsızlık savaşçısı olarak görebilir. Özellikle Suriye’de görüleceği üzere bölgenin kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillenmesini isteyen ABD, PYD gibi ayrılıkçı terör örgütlerini destekleyebilmektedir. Ancak Türkiye ise PYD’nin bölgedeki etkisini kırabilmek için Suriye’ye çeşitli operasyonlar düzenlemiştir.
Yaşanan gelişmelere PKK’nın bitirilmesi açısında bakıldığında 40 yıllık bir terör örgütünün tarihe karışması Türkiye’nin güvenliği ve çıkarları için önemlidir. Ancak bu bölgedeki güvenliğin istikrarlı bir hale geleceğinin garantisi değildir. PKK’nın tasfiyesi PYD’nin üzerindeki imajı silme ve baskıyı azaltma amaçlıdır. Suriye’den gelen haberlere bakıldığında farklı iki örgütlermiş gibi PYD’nin, Suriye’deki bazı kentlerden PKK unsurlarını çıkardığı iddia edilmektedir.
Ancak sorun sadece PKK ve PYD ile ilgili de değildir. Sorunun diğer bir yönü Barzani yönetimidir. Barzanilerin nihai amacı bağımsız bir devlet kurmak ve dörde bölünmüş sözde Kürdistan’ı birleştirmektir. Barzani yönetiminin bölgedeki izlediği politikaların temelindeki ana hedef budur. Şu an izlediği pragmatist politikalar nedeniyle Türkiye ile yakın ilişkilere sahip olan Barzani yönetimi, Osmanlı’nın son dönemlerindeki isyanları ile İran’ın (1941) ve Irak’ın (2003) işgal süreçlerinde işgalcileri desteklemeleri aslında 100 yıldan uzun bir süre geçmesine rağmen bu grubun amaçlarından vazgeçmediğini göstermektedir. Nihayetinde Barzani, kısa vadede olmasa da orta ve uzun vadede Türkiye için önemli bir güvenlik sorunu teşkil etmektedir.
Türkiye’deki bazı kesimlerde bağımsızlığını kazanan Kuzey Irak yönetiminin Türkiye’ye bağlanacağı düşüncesi bulunmaktadır. Lakin Barzani’nin söylemlerine ve eylemlerine bakıldığında ortaya çıkan sonuç bunun olmayacağıdır. Çünkü Barzani, bir Kürt milliyetçisidir ve ömrünü devlet kurmak için harcadığı söylenebilir. Bölgedeki Kürtlerin Sünni olması bazı kesimlerde sempati uyandırmakla beraber “Sünni Kürt Şii Türkmen’den evladır” düşüncesi hakimdir. Lakin mezhep faktörü ayrılıkçı Sünni Kürtleri Türkiye’ye yakınlaştırmamaktadır. Bununla birlikte izlenen mezhepçi politikalar, hem Türkiye’nin Türkmenler ile olan ilişkilerine hem de Türkmenlerin iç ilişkilerine zarar vermektedir. Neticede Türkiye’nin mezhepçi politikaları bir kenara bırakması, Türkmenler ile Araplarla ilişkilerini güçlendirmesi ve Barzani’de dahil olmak üzere ayrılıkçı Kürt gruplara karşı çeşitli önlemler alması gerekmektedir.
[1] William Aegleton, Mehabad Kürt Cumhuriyeti 1946, çev. M. E. Bozarslan, Koral Yayınları, İstanbul, 1976, s. 111.
[2] “Barzani’nin kanalından harita skandalı”, Sözcü, 18 Mart 2017, https://www.sozcu.com.tr/2017/dunya/barzaninin-kanalindan-harita-skandali-1741790/
[3] “Mesud Barzani: “Bağımsız Kürdistan bayrağının altında ölmek istiyorum”, Medyascope, 16 Haziran 2017, https://medyascope.tv/2017/06/16/mesud-barzani-bagimsiz-kurdistan-bayraginin-altinda-olmek-istiyorum/
[4] “Barzani’nin kampanyasında skandal harita!”, Haber7, 24.09.2017, https://www.haber7.com/dunya/haber/2431207-barzaninin-kampanyasinda-skandal-harita
[5] “Iraklı Kürtlerin bağımsızlık referandumu hakkında bilinmesi gerekenler”, BBC Türkçe, 25 Eylül 2017, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-41363443
[6] “Pyd’nin Muhalif Kürt Siyasilere Tahammülü Yok”, Milliyet, 24 Mart 2018, https://www.milliyet.com.tr/yerel-haberler/ankara/pydnin-muhalif-kurt-siyasilere-tahammulu-yok-12682113
[7] “Suriye’deki Kürt partiler anlaştı”, AA, 22 Ekim 2014, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/suriyedeki-kurt-partiler-anlasti/108479
[8] “Neçirvan Barzani: Mazlum Abdi ile diyalog halindeyim”, K24, November 05-2019, https://www.kurdistan24.net/tr/news/1696fbba-494a-476b-b8e6-956c24b6f4fb
[9] Ivan Hassib, “Syrian Kurdish parties resume talks, in secret”, Al-Monitor, May 1, 2020, https://www.al-monitor.com/pulse/originals/2020/04/syria-kurdish-talks-united-states-reconciliation-dispute.html
[10] Aytunç Erkin, “Öcalan Talimat Verdi! ABD Destekli Kürdistan Adım Adım Kuruluyor...”, Sözcü, 2 Haziran 2020, https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/aytunc-erkin/ocalan-talimat-verdi-abd-destekli-kurdistan-adim-adim-kuruluyor-5849566/
[11] Talha Menteş ve Hamza Hıdır, “Barzani PKK ile anlaştı: ABD ile Fransa, Suriye-Irak topraklarında sözde Kürdistan projesine adım attı”, Yenişafak, 19 Haziran 2020, https://www.yenisafak.com/dunya/barzani-pkk-ile-anlasti-abd-ile-fransa-suriye-irak-topraklarinda-sozde-kurdistan-projesine-adim-atti-3545643
[12] “ENKS ve Kürt Ulusal Birliği Partileri: Anlaşmaya varıldı, Duhok Anlaşması temel olacak”, K24, June 17-2020, https://www.kurdistan24.net/tr/news/ce786770-38d6-4ffc-8691-1319709a5131
[13] “ABD ile Fransa’dan yeni plan: YPG/PKK’yı uluslararası müzakerelere dahil edecekler”, Yenişafak, 10 Mayıs 2020, https://www.yenisafak.com/dunya/abd-ile-fransadan-yeni-plan-ypg-pkkyi-uluslararasi-muzakerelere-dahil-edecekler-3538936
[14] “Çavuşoğlu, Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) heyeti ile görüştü”, T24, 19 Şubat 2020, https://t24.com.tr/haber/cavusoglu-suriye-kurt-ulusal-konseyi-enks-heyeti-ile-gorustu,861961
[15] “Çavuşoğlu’ndan PYD ve ENKS görüşmelerine ilişkin açıklama”, BasNews, 2020/05/16, http://www.basnews.com/tr/babat/604221
[16] “Bakan Mevlüt Çavuşoğlu ve Prof. Dr. Ateş Kara merak edilenleri yanıtladı - Gece Görüşü 18.06.2020” isimli video, 2:20:00-2:24:33 dakikalar arası, https://youtu.be/CGy9_8cbf7Q
[17] “ABD’nin milyonlarca dolar ödül koyduğu PKK yöneticileri Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan kimdir?”, BBC Türkçe, 06 Kasım 2018, https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-46116593
[18] Karwan Faidhi Dri, “Will KDP-PKK tensions ever end in reconciliation?”, Rudaw, 25-11-2020, https://www.rudaw.net/english/analysis/25112020