27.07.2020 21:06 A- A+

"Libya’da Bölgesel Güç Mücadelesi" konulu konferans gerçekleşti

"Libya’da Bölgesel Güç Mücadelesi" konulu konferans gerçekleşti

TÜRPAV tarafından Emekli Büyükelçi Ali Sait Akın’ın konuşmacı olduğu “Libya’da Bölgesel Güç Mücadelesi” adlı (çevrimiçi) konferans gerçekleştirildi.

Konuşmasına Libya ve Türkiye arasındaki köklü yakın bağlara dikkat çekerek başlayan Ali Sait Akın, bölgede Türkiye’nin dostluk bağlarının ötesinde karşılıklı ekonomik yarara bağlı ilişki kurulabileceği ve stratejik bir eksen oluşturulabileceği ilk ülkenin Libya olduğunu ifade etti.

Arap Baharı sürecinin İslam Dünyası’nda demokrasi ve hürriyet adımı olduğunu ileri süren Akın, Libya’da Kaddafi’ye karşı ayaklanan halkın amacının demokrasi ve hürriyet olduğunu ancak halkın bu gayretinin bölgedeki dikta ve saltanat sahiplerini rahatsız ettiğini ileri sürmüştür. Libya’daki bugünkü duruma, bölgedeki bazı ülkelerin Libya halkının modern devlet kurma amacını kendi rejim güvenliklerine tehdit olarak algılaması neticesinde sürece dahil olmalarının neden olduğunu belirtmiştir.

Akın, Devrim sonrasında Libya’da çıkan büyük kargaşanın ardından hürriyet ve demokrasi amacıyla devrime girişen halkın daha sonraki süreçte ülkede devlet otoritesinin kalmamasıyla Kaddafi’yi arar hale geldiğini belirtmiştir. Teröre başvuran aşırı İslamcı grupların ve milislerin halkı tehdit etmesinin Libya halkında yarattığı endişeyi kullanan ve aynı zamanda eski bir subay olan Hafter’i, halkın başlangıçta desteklemelerine neden olduğunu belirtmiştir. Ancak Hafter’in ardındaki dış desteğin, baskıcı ve zulümcü olmasının anlaşılması ile desteklemekten vazgeçtiklerini ileri sürmüştür.

Türkiye’nin geliştirdiği hava savunma sisteminin dış politikasına sağladığı katkıya dikkat çekerek Libya’daki sürece dahil olmasının yalnızca Libya’ya münhasır bir başarı olmadığını aynı zamanda Türkiye’nin ulusal gücünü ortaya çıkardığını ifade etmiştir.

Rusya’nın sürece dahil olmasıyla ABD’nin pozisyonunun evrildiğine ve bu tavrının belirleyici olduğuna dikkat çeken Akın, yakın zamanda Fransa ve Yunanistan’a rağmen AB’nin de pozisyonunu değiştireceğini belirtmiştir.

Türkiye’nin bölgede yumuşak gücünü öne çıkarması gerektiğinin altını çizerek, askeri ve savunma alanları dışında bilhassa salgının devam ettiği bu dönemde sağlık gibi alanlarda da bölgeye desteğini sürdürmesi gerektiğinin altını çizerek konuşmasını sonlandırmıştır.

Gelecek Etkinlikler